26 Ocak 2011 Çarşamba

ÖNCEKİ GÜNÜN ADASI


Kitabın Arka Kapak Yazısı

Önceki Günün Adası, batan bir gemiden kurtulup bir başka gemide `karaya' çıkan Roberto de la Grive'in öyküsü. On yedinci yüzyılda geçen bu öykü, Roberto'nun sevdiği kadına yazdığı mektuplar ve gemide tuttuğu notlarla ulaşıyor bize.

Roberto'nun ıssız gemide geçirdiği günler boyunca eski yaşantısıyla ilgili anımsamaları, bir dönemin siyaset, sevgi, bilim, toplum yaşantılarını yeniden kurarak, tarih, toplum, insan ilişkilerini değerlendirmemizi sağlıyor. Üç aşamalı bir anlatı piramidiyle (Yazar / Roberto / Roberto'nun mektuplarını yorumlayan Anlatıcı) bize ulaşan öykü, bir yandan gizemli izler bırakarak sürekli Roberto'dan kaçan bir Davetsiz Konuk'un varlığıyla gerilim kazanırken, bir yandan da hem birinci elden tarihsel anlara ve mekânlara ulaşabiliyor, hem de Anlatıcı kanalıyla on yedinci yüzyılla yirminci yüzyıl arasında karşılıklı bakış açıları oluşturuyor.

Daha önce Can Yayınları arasında çıkan Gülün Adı ve Foucault'nun Sarkacı adlı romanlarından tanıdığımız Umberto Eco'nun imgeler / sözcüklerle ve her zamanki ustalığıyla yarattığı dünyaları değerlendirmek, tadına doyulmaz bir okuma zevki.

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Açık denizde batan bir gemiden yüzme bilmeyen yolcu Roberto tesadüfen kurtulur.

Kendini bir başka gemiye atar.Ama bu,terk edilmiş(!) bir gemidir.Terk edilmiş bu gemide kahramanımız uzun uzuuun monologlarla geçmişi ile hesaplaşırken gemide yalnız olmayacağını da düşünmeye başlar ama bu gerçek mi hayal mi çözemez.

Roberto’nun bir başka sorunu da karaya hem çok yakın , hem de ona ulaşamayacak durumda olmasıdır.Gerçi çok çabalar bunu başarabilmek için.Takdir etmek lazım.

Umberto Eco’nun ilk okuduğum ve en ağır anlatıma sahip ama yazarın değişik yaklaşımını yine çok güzel sergilediği bir kitap.

Kitabın sonunda neden Önceki Günün Adası olduğunu da açıklıyor ve çok ilginç, basit bir nedene bağlıyor.

Keyifli okumalar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder