13 Mart 2012 Salı

STEFAN ZWEIG HAKKINDA...




Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı; İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almancaya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.

I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllardır Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach'a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hoffmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu.

Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti.
1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissetmedi.

Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.

Okur Yazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…

Yazarın okuduğum ilk romanı Satrançtır.Çok beğendiğim için son okuduğum kitabı olmasını istemiyorum.Devamı gelecek sanırım J

Sizlerin de bu konudaki önerilerinizi almak istiyorum.

Şimdi hangi Zweig kitabını okumalıyım?

Aslı, Amok Koşucusu ve Bir Kadının Yirmidört Saati adlı kitapları okuduğunu ve çok beğendiğini belirtmişti.

Eren, Yakan Sır adlı kitabını beğendiğini belirtmiş.

Listeme aldım.Teşekkürler  J

Başka öneriler varsa onları da bekliyorum.

Keyifle okumalar…

12 yorum:

  1. Benim de yazarın ilk okuduğum kitabı Satrançtı.
    Onun dışında bir tek Balzac Bir Yaşam Öyküsü kitabını okudum.

    YanıtlaSil
  2. Yazarın hayatı da oldukça dramatikmiş Naneşekercim... Bu arada internetten baktım da kitabın ismi Yakıcı Sır olarak geçiyor, iyi okumalar, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ben de bu araştırma ve kitap ile öğrendim yazarın hayatını.

      Doğru kitap adını kaydettim :) teşekkürler.

      Sil
    2. Alakasız olacak ama okuyan'ın blogunda yeniden resim yapmaya başladığını yazmışsın, umarım burada da paylaşırsın:)

      Sil
    3. ya Eren, ben başladım bişeye de resim denemez sanırım :) çok kötü çizdiğimi gördüm üzüldüm biraz :(

      Sil
    4. Elin yavaş yavaş ısınacaktır çizime, pes etme:)

      Sil
    5. yüreklendirme için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Ya Nane Şekerim, benim bu yazarı tanımam bir zamanlar arkadaşım olan birinin önerisiydi. O zamana kadar adını hiç duymamıştım. O kadar ateşli bir şekilde anlatıyorki yazarı, mutlaka oku diye. Hatta ilk kitabı o vermişti.

    Satranç'ıda ben okumadım, listeye aldım tskler :)

    YanıtlaSil
  4. Nane şekeri,
    tavsiye değil şiddetle okumanı isteyeceğim bir roman
    "SABIRSIZ YÜREK" Bu roman çarpıcı,engelli bir kız, yaşlı babası,doktor, genç yakışıklı bir subay vs roman sadece duygular üzerine kurulmuş,acımak,sevgi duymak,suçluluk hissi,,gerçekçilik,yalancılık,her adımında başkalarının yardımına ihtiyacı olan,sürekli başkalarının bakışlarını üstünde hisseden engelli bir genç kızın çaresizliği ve son cümle "vicdan anımsadıkça,hiçbir suç unutulmaz.
    sevgiler

    YanıtlaSil