31 Temmuz 2012 Salı

HEDEFLERLE İLERLEMEK 3






Bugün hep yaptıklarımın dışına çıkarak tam da gelin ata binmiş ya kısmet demiş lafını canlı canlı yaşadım .
Sabah servisimiz arızalandığı için deniz yolu ile geçtim karşıya.Güzel oldu.


Akşam eve gelip Caddebostan’a inmeyi düşünmüştüm sahilde yürümek için ama arkadaşımla önce Kadıköy’e oradan da Moda’ya giderek sahilde yürüdük.Değişiklik oldu.


Moda’da  Ali Usta ‘dan  dört koca top dondurmayı mideye indirerek eve geldim.Tatlı oldu.
Ve temmuz ayını okuma listemi paylaşarak günü tamamlayayım istedim.


Bu metod işe yarıyor valla.Listeden siliyorum, burada raporluyorum.Bir hız okuyorum J
Temmuzda toplam 4 kitabı listeden çıkarmışım J


Kitap diyetimin ilk ayına de harfiyen uydum.Doğum günü hediyem haricinde( diyete başlarken bu ayrıcalığı baştan söylemiştim.doğum günü pastası niyetine J) hiç kitap almadım.


Şimdi diyetimde kaldı 3 ay.


Keyifle okumalar…

30 Temmuz 2012 Pazartesi

DANIEL WALLACE HAKKINDA…





Vikipedi’den yazar hakkında bilgi


Daniel Wallace (d. 1959) ABD'li yazardır. Wallace 1998'de yazdığı ve Tim Burton'ın 2003 yapımı Büyük Balık filmine temel olan Big Fish: A Novel of Mythic Proportions romanı ile tanınır.


Wallace Birmingham, Alabama'da doğdu ve Emory Üniversitesi ve Kuzey Karolina Üniversitesi, Chapel Hill'de işletme eğitimi aldı ancak üniversiteden mezun olmadı bunun yerine Nagoya, Japonya'da bir ticaret şirketinde çalışmaya başladı. Chapel Hill, Kuzey Karolina'ya geri döndüğünde Big Fish yayımlanmadan önce 13 yıl boyunca bir kitabevinde ilustratör olarak çalıştı.


Okur Yazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…


Yazarın okuduğum tek kitabı.Tarzını, olayları anlatırkenki bakış açısını çok sevdim.


Diğer kitaplarını da okumayı çok isterim.


Keyifle okumalar…

29 Temmuz 2012 Pazar

BÜYÜK BALIK



Kitabın Arka Kapak Yazısı

Edward Bloom çocukken herkesten hızlı koşar, okulu asla asmazdı. Büyüdüğünde birçok insanın hayatını kurtardı, devleri ehlileştirdi. Hayvanların dilinden anlardı, onlar da onu çok severdi. İnsanlarsa ona bayılırdı. Kadınlar ona tutulur, o da karşılık vermeden duramazdı. Üstelik anlatacak o kadar çok öyküsü vardı ki.

Şimdi hasta yatağında ölümü bekleyen Edward Bloom, yanı başındaki oğlu William'la hayatın anlamı üzerine konuşmak ya da ona nasihat etmek yerine bildiği fıkraları anlatıyor, hikâyeleriyle hayatına dair ipuçları veriyor. Büyük Balık, Edward Bloom'un, onu oğlunun gözünde dünyanın en sıradışı adamı haline getiren inanması güç olaylarla örülü yaşamöyküsü. Büyüleyici, tuhaf ve eğlenceli, efsanevi ölçülerde bir roman.

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…     

İzindeyken Galatasaray’daki Yapı Kredi Yayınları kitapevine uğradığında almıştım. Konusuna bakmadım bile…Hakkında da hiçbir yorum okumamıştım.Kitabın kapağı yeterli oldu almam için.
Çok rahat ve beğenerek okudum.Benim tam da o zaman ihtiyacım olan bir kitaptı.İlginç bir şekilde elime geçti ve okudum J

Romanımızın kahramanı Edward Bloom’un oğlunun anlatımından hayatı. Birkaç versiyon halinde.
Değişik,fantastik ve rahat okunan bir anlatımı var.

Çok duygulandığım anlar da oldu. Ama dedim ya benimle ilgili bir durumdu.Belki diğer okuyan ya da okuyacaklar üzerinde aynı etkiyi yaratmayabilir.Bilemedim.

Keyifle okumalar…

22 Temmuz 2012 Pazar

BU EGOLARI ŞİŞİRSEK DE Mİ SAKLASAK?






Kitabın Arka Kapak Yazısı
·        
Mükemmel bir ilişki,

Mükemmel iş,

Mükemmel kazanç,

Mükemmel dostluklar,

Mükemmel aile ilişkileri,

Mükemmel bir hayat,

Aslında yoktur...

Varolan ilişkinize, işinize, kazancınıza, dostluklarınıza, aile ilişkilerinize, hayatınıza mükemmel bir bakış açısı vardır.

Biz bu kitapta, 'kendi mükemmel' bakış açımızı paylaşıyoruz sizlerle. Bizim hayatımızı, tek kelimeyle, mükemmel hale getiren bakış açımızı.

Hangilerine inanacağınız, hangilerini uygulayacağınız, hangilerine sırtınızı döneceğiniz, tamamen size kalmış.

Teorilerden uzak, sadece yaşanmışlıkların paylaşıldığı yolculuğumuza, sizleri de davet ediyoruz.

Hoşgeldiniz.

Aykut & Esra

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

4 aylık kitap almama diyetime başlarken bir istisna yapacağımı ve kendime doğum günü hediyesi olarak Aykut Oğut ve Esra Banguoğlu Oğut’un yeni çıkan kitabını alacağımı söylemiştim.

Sözümü tuttum ve kitabı aldım, hemencik okuyup bitirdim.

Aykut ve Esra’ya gelen sorular üzerinden çekim yasası,kişinin kendi gerçekliğini yaratması …gibi konular güzel güzel anlatılmış.

Kitapta aynı soruyu hem Esra hem de Aykut kendi bakış açıları ile ayrı ayrı yanıtlıyorlar.Bu şekilde farklı baktıkları ya da hemfikir oldukları noktaları da görebiliyorsunuz.

 Her kitabını okuduğumda Aykut Oğut’un anlatım tarzını ne kadar çok sevdiğimi hep yazdım burada.Bu kez Esra Oğut’un da anlatımı ile tanıştım.Şöyle söyleyeyim.Harika!Direk nokta vuruşlu,net ve yalın.Çok beğendim.Bence kendisi de ayrı bir kitap çıkarmalı.Koşa koşa gider alırım.

Kitaplar bir seri şeklinde olmasa da çıkış sırası ile okumak konunun bütününü takip edebilmek için bence daha faideli olacaktır.

Kitabı okurken kendimi o kadar iyi hissettim ki köprüdeki çalışmalara bağlı trafik çilesini bile umursamadım J

İlgilenenlere

Keyifle okumalar….



16 Temmuz 2012 Pazartesi

YENİ YAŞIMLA BULUŞTUK




Aslında doğru günüm yarın.17 Temmuz...

Benim yarın  vaktim olmayabileceği için bugünden yazayım dedim.

Yarın sabah 07:30 itibari ile yeni yaşım gelip beni bulmuş, kendisiyle tanışmış olacağız.
İki haftadır vur patlasın çal oynasın kutlamalar,ilgi alaka ile şahane anlar yaşıyorum büyümek bahanesi ile.Pek bir mutluyum efenim J

Doğum günü yazısı ile yukarıdaki defter fotosunu ilişkilendirememiş olabilirsiniz.Hemen açıklık getireyim.
Bu defteri alalı çok oldu.O kadar çok sevdim ki notlar aldığım sıradan bir defter olmasını istemedim.Sonra ne için kullanacağıma karar verdim.Hem de süpersonic bir fikir ile J

Bu fikri çok uzun yıllardır yapmak istiyordum ama hep öteledim.Ama sevgili GüvenT.’nin Ben  Ölmeden  blogunu takip etmeye başladıktan sonra ben de karar verdim hayatta yapmak istediklerimin listesini yapmaya ve bu listeye doğum günümde başlamaya.

Hayırlı, uğurlu ve bol gerçekleştirmeli olsun dileklerim J

Aşağıda defterime yazdığım yapmak istediklerim içerisinde blogumda paylaşmanın en anlamlı olacağı dileğimi yazarak başladım maddelerimi oluşturmaya J

Keyifle dilemeler…keyifle gerçekleştirmeler…Doğum günüm kutlu olsun …




Not: Fotoğraftan okunduğunu düşünüyorum ama buraya da yazayım.İlk dileğim:


Neil Gaiman ile tanışmak ve kitaplarını imzalatmak.Dilek tarihi :17.07.2012


15 Temmuz 2012 Pazar

KIYAMET GÖSTERİSİ







Kitabın Arka Kapak Yazısı


1655 yılında yazılmış ve şimdiye kadarki en doğru kehanet kitabı olan Cadı Agnes Çatlak'ın Dakîk ve Kat'î Kehanetleri'ne göre, cumartesi günü dünyanın sonu. Önümüzdeki Cumartesi. Akşam yemeğinden hemen önce.

İyilik ve Kötülük orduları toplanıyorlar. Her şey Büyük Plan'a uygun ilerliyor gibi. Yalnız ufak bir pürüz var. Birazcık müşkülpesent bir melek ile sefahat düşkünü bir iblis yaklaşan bu coşku dolu anın gelişini hiç de iple çekmiyorlar. Ha unutmadan, birileri Deccal'ı yanlış yere göndermişe benziyor.

"Kıyamet daha önce hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı."
Clive Barker

"Thomas Pynchon, Tom Robbins ve Don DeLillo işbirliği yapsaydı, ancak bu kadar olurdu... İnanılmaz."
Washington Post

"Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin soyundan geliyor..."
New York Times

"Monty Python Uçan Sirk'in kaleme aldığı Vahiy Kitabı gibi adeta."
Phoenix New Times



Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…


Neil Gaiman ‘ın bir kitabı ise Nane Şekeri öyle çok şey demek ister ki J


Kitabı aldığım gün bir işim için Kadıköy’de idim. Kitap almak niyetim falan da yoktu. Bir Pazar günü…


İşte böyle kararlı bir şekilde etrafta salınırken kendimi ( nasıl oldu anlamadım ) en çok kitap almaktan ve gitmekten hoşlandığım kitapçı olan Penguen Kitapevine giderken buldum.Aklımda da belki Neil Gaiman yeni bir kitap çıkarmıştır düşüncesi ile.Neil Gaiman’ın kitabının çıkacağından haberim bile yok.


Baktım kocaman bir tanıtım. Kıyamet Gösterisi!!!!


Doğal olarak bu büyülü akışa kendimi bırakıverdim ve kitabı hemen alıverdim.İşte o Pazar günü…
Kıyamet Gösterisi’ni Neil Gaiman ve Terry Pratchet birlikte yazmışlar.


Neil Gaiman hayranlığımı hep anlatırım bıktıra bıktıra ama Terry Pratchet hiç okumadım ( benim gibi fantastik edebiyat hayranı biri için Disk Dünya’yı okumamak ayıp ama daha zamanı gelmemiş diyerek durumu yumuşatmaya çalışıyorum).


Kitaptaki kahramanların hepsi çok eğlenceli,başından itibaren esprileri harika.Büyüüüük keyifle ve mutlulukla okudum J


İçimden kitaptaki tüm karakterler ve olaylar hakkında konuşmak ve ne kadar beğendiğimi anlatmak geçiyor ama tutuyorum sürprizi kaçmasın diye J


İki yazar tarafından yazılınca yaklaşım farklılıklarını görebiliyorsunuz.Kitabın sonunda her iki yazarla kitabın yazım öyküsü ve nasıl çalıştıkları üzerine süper bir söyleşi yapılmış.Bu söyleşide kimin nereyi yazdığı konusunda örnekler var.Ben tam olarak Neil Gaiman’nımın yazdığı yerleri bulmuşum.Kitapta en sevdiğim bölümlermiş J


Bu kadar güzel laftan sonra gelelim birkaç küçük  soru işareti olan noktaya .Benim için sorun olmayan ama çok da bu konuların içinde olmayan kişiler için belki bazı şeyler havada kalabilir diye düşünüyorum.Kitapta çok fazla gönderme var. Dip notlarla anlatılsa da bazı şeyleri bilmek gerekiyor orada nasıl ince ve komik bir ifade kullanıldığının tam olarak anlaşılabilmesi için.


Örnek olarak ( kitabı okuyan çok yakın bir arkadaşımın örneğidir ) Hieronymus Bosch ile ilgili bir espri.Arkadaşım bu ressamı tanımayanlar için çok anlamlı olmaz o bölüm dedi.Eğer  ben , ona da Bosch’dan bahsetmeseymişim onun için de anlamlı olmayacağını söyledi.


Sizler de arkadaşım kadar şanslısınız.Burada da bahsetmiştim Bosch’dan J Yani bu konu sizin için de sorun diil.


Bir de Queen seviyorsanız hatta şarkı sözlerini de biliyorsanız hiç sorununuz yok demektir.Queen şarkılarına da çok göndermeler var.


Kitabı okuyalı bir aydan fazla oluyor.Bahsetmek için neyi bekliyordum bilmiyorum ama bugün çok sevdiğim bir arkadaşımla Moda ve Kadıköy’de harika bir gün geçirip günün sonunda O’na da Kıyamet Gösterisi kitabı da alınca dedim tamam gün bugündür.Anlat şu kitabı sen de blogunda J


En sondaki her iki yazarın anlatımından kitabın yazılış öyküsü ve tanışmalarını anlatan söyleşiyi de okumanızı öneririm.Çok eğlenceli.


Hiç Neil Gaiman okumayanlar için de güzel bir başlangıç kitabı olabilir.


Keyifle okumalar…

11 Temmuz 2012 Çarşamba

ALBRECHT DÜRER





Kitapta önce blogda yapmaya karar verdiğim bir uygulamadan bahsetmek istiyorum.


Ayraç koleksiyonum yok ama kendiliğinden gittikçe artan  sayıda ayracım var ( yakında doğal koleksiyon olacak. kitap okumayı sevdiğimi bilen sevgili arkadaşlarım gittikleri ülkelerden, yaşadıkları şehirlerden ya da bir kitapçıdan benim için ayraç alıp hediye ediyorlar.çok mutlu oluyorum) :) ve kitaplarımla bana güzel güzel eşlik ediyorlar.


Okuma keyfime ortak oluyorlar.


Üç kişilik ( bazen dört.iki ayraç kullandığım olur) bir ekip olarak birlikte zaman geçiriyoruz.


Eee durum böyle olunca ayraçlarımı unutmak istemedim ve okuduğum kitaba hangi ayracım eşlik etti ise kitapla fotolarını birlikte görüntülemeye ve burada bu fotoları paylaşmaya karar verdim.


Bu küçük bilgilendirmeden sonra  kitapla ilgili yorumuma geçiyorum hemen.


Yapı Kredi Yayınlarının ressamlarla ilgili bu serisini çok beğeniyorum.


İlk olarak Bosch’un kitabını alıp okumuştum.Sadece okumakla da kalmadım bir de yazıverdim burada.
Daha sonra çeşitli zamanlarda üç ressama ait aynı seriden kitaplar aldım ve bunlardan ilk olarak Dürer’i okudum.Diğer ikisi de sırada.Okuma listemdeki yerlerini aldılar çoktan J


Gelelim Albrecht Dürer’e.


Bana bu kitap öncesinde Albrecht Dürer ile ilgili ne biliyorsun diye sorsalar draperi (kumaş kıvrımları ) yi çok iyi uygulaması ve Dürer kırmızısı derdim.


Ama bu kitapta bu iki özelliğinden bahsedilmiyor.Hatta acebağ ben başka bir ressamla karıştırıyor muyum diye tereddüte bile düştüm.Yanlış biliyorsam bana doğrusunu söyler misiniz?


Kitapta ressamın önemli tabloları yine Bosch’da olduğu gibi tablolardan küçük kesitlerle anlatılmış.Bu yöntemi çok sevdim.


Gerçi Dürer’de detaydan çok resimlerinin bütünü hoşuma gitti.Renkleri kullanışı çok güzel.


Çiçek çizimlerine olan düşkünlüğü ve bilim kitaplarına girecek kadar başarılı bu çizimleri öğrenmek de bana çok ilginç geldi.


İlgilenenler ,diğer detayları da merak edenler olursa;


Keyifle okumalar…



8 Temmuz 2012 Pazar

FRANK SCHATZING HAKKINDA…





Okuryazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…


Yazar hakkında çok detaylı bilgiye ulaşamadım.Vikipedi’deki kısa bilgilere ulaşmak isteyenler olursa buraya tıklayıveriniz.


Vikipedi’deki bu kısacık bilgilere göre yaza, 28 Mayıs 1957 ‘de Cologne de doğmuş.İletişim eğitimi almış.Yine Cologne’de kendi reklam ajansını kurmuş ve 1990 yılında yazar olmuş.1995 yılında ilk romanı Tod und Teufel basılmış.2000 yılında da Lautlos basılmış.En büyük başarısını  2004 yılında yayınlanan Sürü isimli romanı ile yapmış.


Bu küçük çeviriden sonra kendi düşüncelerime geçiyorum hemen.


Tarzını, titiz çalışmasını ( romanın her yerinde hissediyorsunuz) çok beğendim.Diğer kitapları da Türkçe’ye çevrilirse ( Almanca bilmiyorum ) okumak isterim.


Keyifle okumalar…

3 Temmuz 2012 Salı

SÜRÜ




Kitabın Arka Kapak Yazısı


Peru sahilinde bir balıkçı kaybolur. Norveçli petrol arama uzmanları deniz tabanında yüzlerce kilometrekarelik alanın garip organizmalar tarafından işgal edildiğini keşfeder. Bu sırada İngiliz Kolombiyası sahili boyunca balinalar korkutucu bir değişim geçirir. Olayların birbirleriyle hiçbir alakası yok gibi görünmektedir. Ama tesadüflere inanmayan iki bilim adamı, bu durumun kaynağını araştırırken en korkunç kâbuslarıyla yüz yüze gelecektir.

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…


Ben bir film okudum.


Ve bu 785 sayfalık dev romanı çok beğendim.


Aslında çok uzun sürede okudum bu kitabı.Bir ara hiç bitiremeyeceğim sandım ama tek kitap okumaya başladıktan ve bitirmeye odaklandıktan sonra bitirebildim.


Kitabın anlatım dilinden değil,benim kitapta anlatılan her ifadeyi tam olarak anlayabilme, hatırlayabilme ,cidden böyle mi oluyordu bunlar diye düşünmemden kaynaklandı.Sindire sindire okumak istedim.Yoksa çok kısa zamanda bitirilebilecek bir roman.


Daha önceki yazılarımda belirttiğim zamanlar oldu, deniz,  biyoloji, kimya …gibi konular hem ilgi hem de bilgi alanıma girerler.Belirttiğim konuları bu romanda  çok büyük titizlikle araştırılıp kurgulanmış bulunca da  yarı ders kitabı okuyor gibi oldum.Açıkçası çok mutlu etti beni bu durum.Şikayetçi değilim J


Kitabın arka tarafında içerisinde geçen bilimsel terimleri anlatan bir de sözlük var.Bu bölümü romanla eş zamanlı takip ettiğinizde cidden pekiştirici ve öğretici ( benim için hatırlatıcı )oluyor.


İlk 150 sayfa pek keyif almadım.Üniversiteden bir arkadaşıma ait bir kitap.Beni baştan uyarmıştı.İlk başlarda ağır gitse de anlattığı teknik konular çok hoşuna gidecek diye.Haklı çıktı.


Yazdıklarıma bakınca sadece terminolojik tarafından bahsettiğimi fark ettim.Yanlış yönlendirmeyeyim.Kurgusu da çok güzel.Konusu da çok değişik.


Dünyanın çeşitli yerlerinde denizlerde meydana gelen tuhaf olaylar ve buna sebep olan etkiler konu edilmiş romana.


Çok beğenerek okudum.

Keyifle okumalar…

1 Temmuz 2012 Pazar

HEDEFLERLE İLERLEMEK 2







Bugün 1 Temmuz.


Öncelikle Kabotaj Bayramımız kutlu olsun.


Sonrasında ben Nane Şekeri’nin 30 Haziran sonu itibari ile okuma listesindeki kitap durumlarına bir göz atalım.


Bu metodu bulduğumda ve burada paylaştığımda böyle verimli olacağını hiç düşünmemiştim.Fotoda da görüldüğü gibi kırmızı puanların sayısı artıyor ve ben çok mutlu oluyorum J Demek ki listeyi defter arkalarında değil, göz önünde tutmak gerekiyormuş.


Bakalım Temmuz sonunda liste ne durumda olacak?


Bir süredir bir de okuma metodu uyguluyorum ( çok bilimsel bir şey beklemeyiniz.belki de herkes zaten böyle yapıyor bilemiyorum).Onu da paylaşmak istiyorum aslında ama bir konuda çekincem var.Onu da test edip öyle yazmayı planlıyorum.


Listede böyle ilerlediğimi gördüğümde çok mutlu oldum.Ve uygulamama daha çok destek olabilmem için kendime 4 aylık kitap almama süresi koydum.Sadece doğum günü hediyesi olarak Aykut ve Esra Oğut’un yeni kitabını alacağım.Bir hediyeyi hak ediyorum J


Okuduğum bu kitapları da blogda paylaşmayı çok istiyorum J


Keyifle okumalar…