30 Mayıs 2011 Pazartesi

NATIONAL GEOGRAPHIC –HAZİRAN 2011


Haziran sayısının ana konusu dünyadaki Çocuk Gelinler.Çeşitli ülkelerde, çeşitli kültürlerde küçük yaşta evlendirilen kızların öyküleri anlatılmış.Çok etkileyici.Yazının bir yerinde de dediği gibi”…Bu kültüre yabancı biri, çocuk gelinleri kurtarma senaryolarına kapılabilir:Kızı kap,etrafındakileri bir yumrukta yere ser ve kaç.Ne yaparsan yap , ama bunu durdur…” diye içinizden geçiriyorsunuz.Akıl almıyor.

Denizler ve biyoloji benim gibi sizin de ilgi ve bilgi alanınızda büyük yer kaplıyorsa Sualtından Med Cezir Manzaraları yazısını beğenerek okuyabilirsiniz.Çok sistematik olmasa da bu bölgedeki hayvan ve bitki yapısı hakkında pek çok fotoğraf da bulabiliyorsunuz.

Türkiye’de ,Göbekli Tepe’deki dünyanın en eski tapınağı üzerine bir yazı da bu ayki derginin konularından bir tanesi ( henüz bu yazıyı ben de okumadım).

Ve son derece etkileyici fotoğraflar!!!Hele bir de fotoğrafçılıkla ilgili iseniz sadece bir tane resme bile uzun uzun bakmaktan kendinizi alamıyorsunuz.Biraz da fotoğrafı çekeni kıskanarak J En azından ben kıskanarak inceliyorum J

Keyifle okumalar…

BLOGDA YENİ BÖLÜM : DERGİLER!!!


Sadece kitaplarla değil aynı zamanda dergilerle de içli dışlı bir okurum.Çocukluğumdan başlar dergi merakım.Haftalık ya da aylık olarak takip etmek ,hemen bir yere uzanıp okumaya dalmak…

Bir de dergilerin çeşit çeşit konuları  ile sıkılmadan okunmasına da bayılırım.

Çocukluğumda evimize her hafta Gırgır dergisi alındığı için mizah dergilerini de çok severim.Mizah kültürü Gırgır ile şekillenen biri olarak sonradan çıkan mizah dergilerini çok çok beğenmesem de hala alır okurum.

Küçükken çocuk dergileri, ortaokul zamanlarında pop dergileri ile ilerleyen dergiseverliğim lise ile birlikte Tübitak Bilim Teknik dergisi ve Cumhuriyet Kitap eki ile devam etti.Hiç aksatmadan gider alır ve büyük keyifle okurdum.

Üniversitede bunlara ilave olarak sualtı dergileri,National Geographic ve Atlas dergileri de girdi hayatıma.Şimdilerde de hala bu dergilere takılıyorum J

Bütün bu dergi geçmişimi ve dergilerle haşır neşirliğimi neden mi anlattım? Hemen söyleyeyim.Bundan sonra blogumda okuduğum,ilgimi çeken dergilerden de bahsetmeye karar verdim.

Öyle ya okur yazarlık sadece kitaplar değil ki? J

Keyifle okumalar…

27 Mayıs 2011 Cuma

ÜSTÜNDEN BAŞINDAN OKUMAK


İstikrarlı kitap okuma özelliğimi kaybetmiş gibiy(d)im.

Her zaman aynı anda birden çok kitap okuma alışkanlığım olmuştur.Uyumadan önce başucu kitabı,serviste ya da yolculukta okunacak kitap gibi...

Ama her zaman onları sonuçlandırır , fazla etrafta dolaştırmadan bitirir ve kitaplığımdaki yerlerine yerleştirirdim.

Birkaç aydır kitapları okumaya başlıyorum,biraz okuyup yeni bir tanesine başlıyorum.Sonra onu da bırakıp bir yenisine başlıyorum.Kısaca üstünden başından okuyup bırakıveriyorum.

Bu yazıyı yazarken  hemencik 5 tane kitap geldi aklıma böyle davrandığım.

Bu böyle sürüp gitmeye başladı.

Ama şu günlerde kontrolü elime alıyor gibiyim.Elimdeki kitap bitmek üzere hevesle burada bahsediyor olacağım.

Hatta bir tanesini de bitirdim.Aferin bana J

Bu arada birkaç gündür bloguma ilgili bir şekilde girememiştim .Bu süre içerisinde izleyici olarak beni yanlız bırakmayan yeni Okur Yazar arkadaşlarım olmuş.Çok sevindim.

Hoş geldiniz J

Hep benimle olan,daha kıdemli Okur Yazar arkadaşlarım sizler de iyi ki varsınız J

Keyifle okumalar…

19 Mayıs 2011 Perşembe

YEŞİM TÜRKÖZ HAKKINDA...



Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden 1985 yılında mezun olmuş ve aynı bölümden Klinik Psikoloji alanında bilim uzmanlığı derecesini almıştır. Doktora derecesini Ankara Üniversitesi Klinik Psikoloji ABD’da tamamlamıştır. Bilkent Üniversitesi, Bayındır Hastanesi ve Başkent Üniversitesi Psikiyatri ABD'da çalışmıştır. Psikolojik gelişim, psikoterapi ve eğitim çalışmalarını Günışığı Psikolojik Gelişim ve Psikoterapi Merkezi’nde sürdürmektedir.

Sosyometri ve psikodrama alanında 4 yıl boyunca uygulamalı eğitimden geçmiş,  bilişsel psikoterapi, gestalt psikoterapisi, aile terapisi ve grup terapisi alanlarında  uygulamalı eğitim almıştır. İstanbul Psikodrama Enstitüsü'nde üst aşama psikodrama eğitimini sürdürmektedir.

Ergen ve yetişkinlerde bireysel psikoterapi, çift terapisi, aile terapisi ve grup psikoterapisi alanlarında uygulamalarını yürütmektedir. 

Uzmanlık alanına giren konularda seminer, konferans ve çalışma grupları düzenlemekte, öğrencilere ve profesyonellere yönelik eğitimler vermektedir.

“Büyü Dükkânı”, “İç Dünya Oyunları” ve "Büyü Dükkânı'nda İki Çınar"  isimli üç kitabın da yazarıdır (Epsilon Yayınları)

Okur Yazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…

Yazar hakkında bilgi ararken kendisinin bir blogu olduğunu gördüm.Siz de incelemek isterseniz buraya bir tık yeterli.

Yeşim Türköz’ün sadece bu kitabını okudum bununla birlikte çok beğendim.Hatta o kadar çok beğendim ki bu kitabı bir dönem etrafımda neredeyse herkese hediye ettim J

İnternette şimdi araştırma yaparken diğer iki kitabından da haberdar oldum.Alıp okuyacaklarım arasına da hemen ekledim.

Keyifle okumalar…

16 Mayıs 2011 Pazartesi

BÜYÜ DÜKKANI


Kitabın Arka Kapak Yazısı
Ne kadar gerçekçi olmaya çalışsak da, içimizde hep hayal kuran bir yan vardır. Bazen hayat boyumuzu aşar, içinden çıkamadığımız sorunlar çoğalmaya başlar, işte o zaman mucizelerin peşine düşeriz. Böylelikle sırtımızdaki yüklerden, eksikliklerimizden ve pişmanlıklarımızdan kurtulacağımızı hayal ederiz. Oysa yaşadığımızın dışında bir hayat, kendimizin dışında bir başka "ben" yoktur.
 
Büyü Dükkânı, psikodramanın en popüler tekniklerinden biridir. Bu dükkân, mucizelerin gerçekleştiği bir mekânı temsil eder. Orada, hayattan istenilen her şey alınabildiği gibi, istenmeyen şeylerden kurtulmak da mümkün olabilir. Bu kitapta yer alan öyküler Büyü Dükkânı'nda geçer ve öykülerin kahramanları, dükkânın yaşlı satıcısından kendi hayatları için bir şeyler isterler. Kimisi korkularından kurtulmak ister kimi de kendisini delicesine sevecek bir âşık... Ancak Büyü Dükkânı'ndaki alışverişler kolay değildir. Satıcı ile müşterileri arasında geçen sıkı pazarlık, aslında çok önemli hayat felsefeleri içermektedir.

Kimbilir, belki de o müşterilerden biri sizsinizdir.

Yeşim Türköz, bir yandan mesleki birikimiyle psikodramanın bütün unsurlarını öykülerinde incelikle kullanmayı başarıyor, diğer yandan güçlü kurgusu ve zengin diliyle, bu ilk kitabında usta bir yazarın işaretlerini veriyor.

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Büyü Dükkanı’nı adını çok duyduğum için alıp okumuştum.

Neden bahsettiği, nasıl bahsettiği konusunda hiçbir fikrim yoktu.İyi ki de böyle olmuş.Okurken çok daha fazla keyif aldım.

Okumak istediğinizde sizin de aynı keyfi alabilmeniz için öyle uzun uzun bahsetmeyeceğim.

Sadece istediğiniz bir şeyi elde etmek için neyi feda ederdiniz?

Bu soruyu sorarak büyü dükkanına siz de uğrayabilirsiniz.

Keyifle okumalar…

10 Mayıs 2011 Salı

PENGUENLER ÜLKESİ’İNDE BİR TAVUS KUŞU


Kitabın Arka Kapak Yazısı
Bu kitapta yetenekli ve renkli tavus kuşu Perry’nin hikayesi anlatılıyor. Perry büyük vaatlerle davet edildiği Penguenler Ülkesi’nde yaşamaya başladıktan kısa bir süre sonra sorunlar baş gösterir. Penguenler, sonu gelmeyen yazılı ve sözlü kurallardan oluşan son derece resmi, bürokratik ve soğuk bir şirket ortamı yaratmışlardır. Penguenlerin hepsi de Perry’nin müthiş bir yeteneğe sahip olduğunun farkındadır; bununla birlikte onun farklı ve sıra dışı tarzından rahatsızlık duymaktadırlar. Perry’nin işe alınmasını sağlayan özellikleri; yani kendine özgü yetenekleri ve yaratıcılığı, şirketin içine girdiğinde penguenler için sorun olmaya başlar.

Perry’nin başına gelenler günümüzde pek çok şirkette “farklı” olanların yaşadıklarını yansıtır. Yöneticiler, çalışanlarından yeni fikirler beklediklerini söylerler fakat sözleriyle eylemleri asla birbirini tutmaz. Yeni düşünceler yıkıcıdır, karmaşıktır, statükoyu tehdit eder; daha fazla risk almayı gerektirir ve herkesi konfor çemberinin dışına çıkmaya zorlar. Bu nedenle şirketi başarıya götürmek konusunda değişik görüşleri olanlar, bu görüşleri ifade etmekten alıkonulurlar. Halbuki böylesi bir baskı, hem bireyin kendisi hem de çalıştığı şirket açısından büyük kayıptır.

“Penguenizmin” zirveye ulaştığı bir şirket olarak bilinen IBM bunu ilk fark edenlerden oldu. IBM yöneticileri değişimi ve risk almayı destekleyen bir ortam yaratmak için Tavus Kuşu Perry’nin hikâyesini tüm çalışanlarına dağıttılar. Kellog, JDDC, Chevron gibi tanınmış şirketlerle önemli bazı üniversiteler de aynısını yaptı.

Kendinizi ve şirketinizi başarıya ulaştıracak yeni düşünceler peşindeyseniz bu küçük kitabı mutlaka okuyun. Yaratıcılığın ve yenilikçiliğin yeşerebileceği bir iş ortamı oluşturmak hem yöneticilerin hem de çalışanların temel önceliğidir.


Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Kitap tanıtımında ve kitapçı raflarında sevgili Perry’nin hikayesi iş dünyasına yönelik olarak tanıtılır, sınıflanır.

Ben de ilk önce böyle düşünerek alıp okumuştum bu kitabı. Ama gördüm ki bu sadece iş hayatına yönelik değil, hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz, yaşayabileceğimiz durumları içermekte.

Kahramanımız Perry, son derece renkli, kendine özgü bir çalışandır. Başarılar elde ederken bu özelliklerinden bol bol faydalanır.

Mutludur.

Şöhretini duyan penguenler ile karşılaşıp, onların ülkesine daha büyük umutlar ile gidene kadar.

Yaratıcı fikirlerini ve kurallarla sınırlanamayan kişiliği ile yeni ülkesinde yadırganır ve başarı ile ilişkisi de değişiverir bir anda.

Mutsuzdur.

Sanırım herkes kendini bir dönem ya da bir ortamda tavus kuşu Perry gibi farklı, oraya ait olmadığını hisseder ya da yaşar. Ben tam da böyle bir dönemimde bu kitabı okumuştum.Ben fazlasıyla Perry, etrafım ise fazlasıyla penguendi.Kitap ilaç gibi gelmişti.

Sonraki dönemlerde de ara ara okuduğum her okuduğumda yeni bir detayını gördüğüm çok beğendiğim bir kitaptır.

Fabl tarzında yazılmıştır.İçerisindeki illüstrasyonlar da okumanıza ayrıca keyif katmaktadır.

İş yaparken herkesin kendine has yaklaşım ve düşünce şekline açık olmanın,farklı düşünme tarzlarının ayrı ayrı değerler olduğunu gösteren ayrıca ilerleme ve başarıyı getireceğinin güzel bir şekilde anlatıldığı bu kitabı özellikle okumanızı tavsiye ederim.

Keyifle okumalar…

8 Mayıs 2011 Pazar

MICHAEL ENDE HAKKINDA



12 Kasım 1929’da, gerçeküstücü bir ressamın oğlu olarak Almanya’da Garmisch-Partenkirchen’de dünyaya geldi.

1945’te, on altı yaşındayken askere çağrılınca eğitimini sürdürdüğü Waldorf okulundan ayrıldı. Savaştan sonra 1948-1950 yılları arasında bir drama okuluna katıldı, aktörlük yaptı, skeçler ve kısa oyunlar yazdı, Münih Halk Tiyatrosu’nda yönetmenlik ve Bavyeralı bir yapım şirketi için film eleştirmenliği yaptı.

Yazar olarak ilk büyük başarısı, çocuklar için yazdığı Jim Knopf und Lukas der Lokomotivfuehrer’dir. Fantezi dünyasını seçen, fakat gerçek dünyayla olan bağlarını da koparmayan öyküleriyle pek çok övgü ve ödül almasına karşın alçakgönüllülükten vazgeçmemiştir. Fantezi romanı Bitmeyecek Öykü’yle dünya üzerindeki milyonlarca çocuğu büyüleyen Michael Ende, 64 yaşında, Stuttgart’ta mide kanseri sonucu yaşamını yitirdi.

Yazın hayatına 1950’lerde kabare senaryoları yazarak başlayan Ende’nin en çok ses getiren kitabı 1979’da yayımlanan The Neverending Story’ydi (Bitmeyecek Öykü). Roman 30’dan fazla dile çevrildi ve uluslararası alanda çok satanlar listesine girdi.

Okur Yazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…

Ne diyeyim ki?

Şu ana kadar okuduğum bütün kitaplarında farklı farklı tatlar bulduğum,anlatım diline ve kitaplarında ele aldığı konuların önemine bayılıyorum.

İnternette şöyle bir dolandığınıza ya da bazı kitapçıların raflarına baktığınızda çocuk kitap yazarı olarak sınıflanabiliyor.Ama siz buna aldanmayın.

Michale Ende bana göre bilinen sınıflamalara yerleştirilemeyecek bir yazar.

Henüz tarzı ile tanışmadıysanız sizlere 3 tane kitap örneğini sundum.Bunlardan biri ile başlayarak Ende’nin büyülü dünyasına siz de katılıverin.

Keyifle okumalar…

5 Mayıs 2011 Perşembe

AYNA İÇİNDE AYNA


Kitabın Arka Kapak Yazısı
Görüntüsü aynaya yansıyan bir ayna ne gösterir?

İki okur aynı kitabı okuduklarını düşünürken, okudukları kitap aslında aynı değildir; çünkü her okur okuduğu kitaplara kendi çağrışımlarını, tecrübelerini, hayallerini katar; yani her kitap okurunun yansıdığı bir aynadır ...

Peki, bunun tersi de mümkün değil mi? Bir okur farklı kitapları okursa, aynı nedenlerle bunlar birbirinden çok farklı sayılmayabilir; yani okur da aslında kitabın yansıdığı bir aynadır ... Ama okur ile okuduğu kitap arasında yaşanan olaylar nerede gerçekleşmekte? Bu sorunun yanıtı "kitap" değildir; çünkü sonuçta kitap yalnızca beyaz kağıtların üstündeki siyah işaretlerden oluşur ve mutlaka bir okura ihtiyacı vardır. Ama sorunun yanıtı "okur" da değildir; çünkü kitap olmazsa bütün bu süreç gerçekleşmez.

Bu siyah işaretleri okuduğumuzda ruhumuzda oluşan sevinç, hüzün, sempati, sıkıntı, gülme ya da ağlama duygusu aslında nerede oluşmaktadır?

Denir ki ... Michael Ende'nin hayal dünyasına girebilen kişi, onun sihirli çekim gücüne karşı koyamazmış; üstelik hayallerin iyileştirici bir etkisi olduğu da iddia edilir.
Yalnızca unutmayın ... Ayna İçinde Ayna labirentteki okuru kendi iç dünyasına yöneltiyor. Okuduğunuz öyküleri 'anladığınızı' sanarak derinlemesine düşünmemezlik etmeyin. 'Anlamak' yalnızca insanın alışılmışı ya da bilineni yeniden fark etmesi değil midir?

Okur Yazar Nane Şekeri'nin kitap hakkında yorumu:

Kitabın tanıtım yazısı o kadar güzel anlatmış ki bu kitabı üzerine diyecek hiçbir şey bulamıyorum.

Sadece öykülerden oluşan bu labirente hoş geldiniz, tadını çıkarın.Ve üzerinde düşüne düşüne ilerleyin öykülerle yolculuğunuzda.

Keyifle okumalar…

3 Mayıs 2011 Salı

MOMO


Kitabın Arka Kapak Yazısı
Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirecek şekilde dinlerdi...Momo'nun yanında oynanan oyunlar başka hiçbir yerde oynanamazdı.

Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır. Bu büyük sır zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır. Ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki, bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.

Zamanınızı çalıyorlar sevgili dostlar, kendi istekleri uğruna sizi kandırıyor ve zamanınızı çalıyorlar... Ama Momo ve çocuklar sizi uyarıyor... Ey insanlık, dinle ve anla!... Onikiye beş kaldı... Aç gözünü, tetikte ol... Hırsız çaldı zamanı. Okuyun ve anlayın... Zamanınızı çalıyorlar.

Bitmeyecek Öykü ile çok sevilen Michael Ende'den efsaneleşmiş bir eser daha... Üstelik yine hem çocuklara hem de çocuk kalmaya uğraşan büyükler...

Okur Yazar Nane Şekeri'nin kitap hakkında yorumu:

Sahip olduğunuz zamanı kendinize harcamak yerine sizin adınıza planlayan bir şirkete devrederseniz ne olur?

Momo’da bunu gayet güzel anlatıyor.Duman Adamların hayatınıza müdahalesi ile neleri kaçırıp, kaybettiğimizi.

Tadına doyulmayacak kadar masalsı bir anlatım ile…

Çok keyifle okuduğum, firari duygularımızın tavan yaptığı baharda okunabilecek cici bir kitap Momo.

Keyifle okumalar…

1 Mayıs 2011 Pazar

BİTMEYECEK ÖYKÜ

Kitabın Arka Kapak Yazısı
NE İSTİYORSAN ONU YAP! yazıyordu Fantazya'nın sınırsız gücünü simgeleyen madalyonun üzerinde.

Ancak bu sözün gerçekte neyi dile getirdiğini Bastian uzun ve zahmetli arayıştan sonra keşfedecekti...

 Yağmur sıkıntısıyla yüklü bir günde oyalanmak için bir kitapçıya dalan Bastian, eski püskü bir kitaptan

Fantazya'nın olağanüstü dünyasına girer. Ejderhalar, cüceler, kaya adamlar, büyücüler ve diğerleri.

Filme çekilmiş ve birçok bilgisayar oyununa konu olmuş harika bir roman BİTMEYECEK ÖYKÜ.

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Bu kitap için ne desem bilmiyorum.O, benim için büyülü ,Michael Ende’nin farklı, belli bir sınıflamaya sokamadığım tarzı ile tanıştığım kitap.

Kitaptaki kahramanımız Bastian, yağmurlu bir günün sabahında girdiği bir kitapçıda ( ama kesinlikle sıradan bir kitapçı değil )  Bitmeyecek Öykü kitabını alarak(!)  kendine bu kitabı okuyacak sessiz ortam yarattıktan sonra hikayemizi  başlatıyor.

Bu noktadan sonra siz ve Bastian, birlikte bu büyülü kitabı okuyarak tüm maceraları tek tek yaşamaya başlıyorsunuz.

Üstelik sizin de elinizde bir tane Bitmeyecek Öykü kitabı var.Bastian’a aynı heyecan ile eşlik etmemeniz için hiçbir engel yok J

Fantastik dünyada keyifle dolaşmak istediğinizde bu güzel kitabı yanınıza alabilir,tadını çıkarabilirsiniz.

Keyifle okumalar…