24 Şubat 2011 Perşembe

BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN


Kitabın Arka Kapak Yazısı

Bekir Coşkun'un, "Cumhuriyet kadınlarına" ithaf ettiği ilk kitabı...

"Büyük suçlar küçük kitaplara sığmıyor!"

"...Başına bir şey gelen Türkiye'dir... Ben onun sadece sıradan bir gazete yazarıydım. Türkiye'nin başına bir şey geldiğinde herhangi bir ferdi yanar da gazete yazarı tutuşmaz mı?.."

"Bu kitap bir hesaplaşma, suçlama kitabı değildir. Sadece bir tespittir. Bilirsiniz, gazeteciler için 'tarihin tanığı' derler.

Bu bir tanıklık...

Tanık aynı zamanda suçludur..

Medyanın siyasi iktidara biat ettiği, toplumunu kandırdığı, olup-bitenleri milletinden gizlediği yerde ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk olur. Ve gazete yazarı bu büyük suçun kaçınılmaz parçasıdır.

Ve bir gün herkes gibi gazetecinin de başına bir şey gelebilir. O zaman suçlu tanık, aynı zamanda mağdurdur da..."

Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Biraz da güncel kitaplardan bahsetmek gerek öyle değil mi?

Bu hafta bitirdim Bekir Coşkun’un bu kitabını.

Hürriyet ve Habertürk gazetelerindeki yazım hayatının nasıl sona erdiğini bir de kendi dilinden , kendi güzel yalın anlatımından okumak isteyenler için.

Sancılı süreçte bir çok kişi konuştu,yazdı ama Bekir Coşkun çok da ortalarda görünmedi.Kendisini anlatmak için her fırsattan yararlanmaya kalkmadı.Ama yazdığı bu kitapta yaşadıklarını kimseyi sıkmadan anlatmış.

Kitapta özellikle Yılmaz Özdil’in Bekir Coşkun’un ayrılığı ile yazdığı yazı müthiş.Ben o dönemde okumamış, kaçırmışım o güzel yazısını.Bu kitapta okuduğumda çok etkilendim.

Güzel yazılarını özledik derseniz kitapta kendisi ile yeniden buluşabilirsiniz.

Keyifli okumalar…

22 Şubat 2011 Salı

UMBERTO ECO HAKKINDA…


Vikipedi’den Yazar Hakkında Bilgi

Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria (şehir)), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünürdür. 20. yüzyılın önemli düşünce adamlarından biridir. Takma ismi Dedalus'tur.

Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır.

Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır.

Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı.

Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.

Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.

Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.

Okur Yazar Nane Şekeri yazar hakkında der ki…


Umberto Eco’nun sadece romanlarını okudum, denemelerinden hiçbirini henüz okumadım.

Romanlarında olayları beklenmeyecek sonuçlara bağlaması, daha çok geçmiş dönemlerde geçen olaylar ve kahramanlar seçmesi ve bunu güzel bir anlatımla okuyucuya sunmasını seviyorum.

Şu ana kadar okuduğum tüm kitaplarında farklı tatlar buldum.

Keyifli okumalar…


21 Şubat 2011 Pazartesi

GÜLÜN ADI


Kitabın Arka Kapak Yazısı

Gülün Adı adlı bu dev romanıyla bir anda dünyanın dört bir yanında ünlenen İtalyan yazarı Umberto Eco, aslında çok yönlü bir bilim adamı.

 İtalya'da, Bologna Üniversitesi'nde öğretim üyesi, semiolog, tarihçi, filozof, estetikçi, müthiş bir Ortaçağ uzmanı, üstelik James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış biri, Gülün Adı, yazarın ilk romanı. 1980'de yayımlandı. Kısa sürede dünyanın pek çok diline çevrildi. 1986'da, yazıldığı dilden Şadan Karadeniz'in büyük bir ustalıkla dilimize çevirdiği bu roman, ülkemizde de çok beğenildi. Filmi de dünyanın dört bucağında büyük yankılar uyandırdı.

Bu romanın başarısında, yazarın Ortaçağ konusunda derin ve dolaysız bilgisinin kuşkusuz büyük payı var.

Tam anlamıyla Ortaçağ dünyasını yansıtmakla birlikte Gülün Adı, kesinlikle çağdaş bir roman; çağdaş edebiyatta yepyeni ve uzun soluk getiren özgün bir yapıt. Bir anlamda Ortaçağda geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman. Bir anlamda da ustaca kurulmuş sürükleyici, polisiye bir roman.
.Okur Yazar Nane Şekeri kitap hakkında der ki…

Aslında bu kitabı pek bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Tanıtmak, anlatmaktan çok Eco’nun okuduğum kitaplarının serisini tamamlamak için buraya ekledim.

Gerçi klasikleşmiş kitapların ismi ve genel olarak konusu çok bilindiği  ve daha çok öğrencilik dönemlerine uygun görüldüğü için eğer okunmamış ise sanki bir daha okunması uygun olmazmış gibi bir durumları oluyor ya da daha sonra kalsik romanları okumak akla gelmiyor.

Gülün Adı’nın filmi de çekildiği için okumaya gerek olmadığı düşünülebilir.

Ben ise şöyle düşünüyor ve diyorum Gülün Adı her ne kadar fikir sahibiyseniz de okumadıysanız mutlaka okunması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.

Hayat dersleri almaktan çok, güzel ve sürükleyici bir polisiye okuma zevkini  ve çok güzel bir anlatımı kaçırmamanız için.

Keyifli okumalar…

20 Şubat 2011 Pazar

YENİ MODA

Uzun zamandır yazamadım, çok özlemişim cici blogumu.

Bileğimin daha iyi olduğu ve henüz grip olmadığım bir gün kitapçı gezme fırsatı yakaladım ve gördüm ki bizim vampir arkadaşlar ortalıkta yok, sonraki gözdeler melekler bir köşeye sinmiş .Şimdi Hürrem, Kanuni ve Osmanlı dönemi ile ilgili kitaplar her yerde.

Bütün kitap trendleri tepetaklak olmuş.İlgili ilgisiz Osmanlı ile ilgili nereyse tüm kitaplar raflara çıkmış ve çok popüler.

Bir dizinin bu kadar etkili olması çok şaşırtıcı.Pek çok deneme yaptım diziyi sevebilmek adına ama hep gördüm ki ısınamadım, sevemedim ben Muhteşem Yüzyıl’ı.

Her zaman tarihi roman okuyarak tarih biliyorum denmesine karşı çıkmışımdır.Fakat geçenlerde bir arkadaşım insanların şu günlerde bu işin aslı neymiş, o dönem nasılmış diye merak ederek tarih kitaplarına yöneldiğini söyledi.

Pek umutlu olmasam da onun savı daha yapıcı olduğu için öyle olmasını dilemiştim.

Kitapçıda gördüm ki bu konudaki kitaplara rağbet cidden artmış.Bakalım ne zamana kadar sürecek?

Peki ben ne yaptım? Popüler olanı yapmaktan hiç hoşlanmadığımdan ( kısaca gıcık birisi olduğumdan ) elimde ( diziden önce başladığım ) Osmanlı dönemini de içeren bir kitap vardı.Bıraktım başka bir kitaba başladım.

Şu furya bir bitsin yine dönerim kitabıma ve burada bahsediyor olurum J

Keyifli okumlalar…

7 Şubat 2011 Pazartesi

NERELERDEYİM BEN?

Merhaba,

Bir süredir yazılarıma bilgisayarımdaki teknik bir arıza nedeni ile ara vermek zorunda kaldım.

Sorun düzeldiğinde yeniden burada olacağım.

Sevgiler...